50 yıl önce, 15 Temmuz 1974’te, Ada’nın Yunanistan’a bağlanmasının daha fazla geciktirilmesine karşı olan EOKA’cı Rumlar ile Yunanistan’daki Albaylar Cuntası’nın Kıbrıs’taki subay ve askerleri, Kıbrıslı Türklerin direnişi yüzünden ertelemek zorunda kaldıkları Enosis’i bir an önce hayata geçirmek için, bu hedefi daha uzun vadede gerçekleştirme amacında olan Makarios’a karşı darbe yaptı.
Makarios’a göre Enosis’in gerçekleşmesi için konjektür ve zaman uygun değildi.
Kıbrıs Türkleri yavaş yavaş yok edilmeliydi. Yunan Cuntasına ve EOKA-B’ye göre ise daha fazla beklemeye gerek yoktu.
Toplumlararası görüşmelerin kesilmesinden kısa bir süre sonra, 15 Temmuz 1974’te Kıbrıslılar silah ve top sesleriyle uyandı. Ancak bu kez saldırıya maruz kalan Türkler değil, Makarios’un Başkanlık Sarayı’ydı.
Yunan subayların komutasındaki, Rum Milli Muhafız Ordusu ve EOKA-B darbe düzenledi.
Darbede hayatını zor kurtaran Makarios, 19 Temmuz 1974’te BM Güvenlik Konseyi’nde yaptığı konuşmada; hem Yunanistan’ın amacını açık biçimde ortaya koydu hem yapılan katliamları hem de Kıbrıs Türklerini bekleyen tehlikeleri anlattı.
Darbenin başarıya ulaşmasının ardından, Yunanistan’daki cuntanın desteklediği EOKA’cı Nikos Sampson cumhurbaşkanı ilan edildi.
Darbe sırasında EOKA karşıtı veya Makarios yandaşı 2 bin kadar Yunan ve Rum da öldürüldü. Binlerce kişi hapisaneye konuldu.
Rumlar arasındaki hesaplaşmanın son bulmasının ardından, sıranın Kıbrıslı Türklere geleceğinden endişe eden Türkiye, 20 Temmuz sabahı “Barış Harekatı”nı başlattı.
Böylece darbe, Türkiye’nin 1960 Garanti Antlaşması’ndan kaynaklanan haklarını kullanarak 20 Temmuz’da Ada’ya çıkmasıyla başarısızlıkla sonuçlandı.