Cumhurbaşkanı Tatar, Sahil Güvenlik Komutanlığı’nda “Kıbrıs tarihi ve iki eşit ayrı egemen devlet” konularında bir konuşma yaptı
Eklenme Tarihi: 18 Temmuz 2023

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı Sahil Güvenlik Komutanlığı’nda “Kıbrıs tarihi ve iki eşit ayrı egemen devlet” konularında bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Tatar konuşmasında 29 Ekim 2023 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100’ncü yılını kutlayacağını belirterek,
‘Türkiye’nin yeni yüz yılı’ olarak adlandırılan yeni bir döneme girildiğini söyledi.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, Türkiye’den sadece 40 mil uzaklıkta olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, kara parçasındaki egemenliğin yanında deniz ve havadaki kıta sahanlığının önemine vurgu yaptı.

1571 yılından beri Türkler’in Kıbrıs adasında bulunduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Tatar, Osmanlı İmparatorluğu’nun geçmişte güvenlik meselesi için Kıbrıs’ı fethettiğini ancak günümüzde kara parçası yanında artık
hava sahası ve denizdeki zenginliklerin önem kazandığını, bu nedenle güvenlik meselesinin daha çok önem kazandığını aktardı.

Kıbrıs Türk tarafının 2004 yılında Annan Planı’na ‘evet’ Kıbrıs Rum tarafının ise ‘hayır’ demesine rağmen Kıbrıs’ın tek taraflı olarak Türkiye’nin yer almadığı Avrupa Birliği’ne alındığına işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Cumhuriyeti kuruluş anlaşmalarına göre garantör olmayan bir devletin üye olmadığı bir birliğe Kıbrıs’ın alınamayacağına dair madde bulunduğunu hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Tatar, yabancı diplomatlarla yaptığı görüşmelerde, Kıbrıs’ın tek taraflı olarak Avrupa Birliği’ne nasıl alındığını sorduğunda, ‘hukuki değil siyasi bir karardır’ denildiğini ifade etti.

Crans Montana’da 2017 yılındaki müzakere masasını Kıbrıs Rum tarafının
‘sıfır asker’ ve ‘sıfır garanti’ isteyerek terk ettiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye’nin, Kıbrıs’taki haklarını kaybetmesi için uğraşıldığını ve
Kıbrıs’ın bir Helen adası yapılmasından vazgeçilmediğini vurguladı.

Kıbrıs Türk tarafının siyasi egemenliğinin kabul edilmemesi durumunda adada var olmanın mümkün olmadığını aktaran Cumhurbaşkanı Tatar, “Egemenlik, ayrı bir halk olarak kendi geleceğini tayin etme ve çıkarları doğrultusunda bir anlaşmaya varmak demektir. Bu halkın demokrasisi, toprağı ve hakları vardır. Türkiye’nin garantörlüğü ve askerini bulundurması bizim için önemlidir. Egemenlikten vazgeçmek, ulusal menfaatlar bakımından tehlikelidir” dedi.

Kıbrıs Türk tarafının iyi niyetle yıllarca federasyon temelinde çözüm için müzakerelere katıldığını ancak karşı tarafın anlaşmaya yanaşmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs’ın tek taraflı olarak Avrupa Birliği’ne alınmasıyla şartların değiştiğini dile getirdi.

Türkiye’nin garantörlüğünün sona ermesi ve Türk askerinin çekilmesiyle Enosis’i gerçekleştirmek için Kıbrıs’ta katliamların yeniden başlayabileceğine işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs’ta barışın ve güvenliğin değerinin paha biçilemez olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye’nin tek taraflı olarak adaya müdahale etme hakkını kazandıran dönemin yetkililerini de saygıyla andı.

Yunanistan’ın sınırlarını genişletmek ve Türkiye’nin kıta sahanlığını azaltmak istediğini anlatan Cumhurbaşkanı Tatar, sadece üzerinde yaşanan karanın değil aynı zamanda deniz ve hava sahasının da önemli olduğunu vurguladı.

İngiltere’nin 1878 yılında adayı Osmanlı İmparatorluğundan kiraladığını ancak egemenlik hakkını 1923 yılında Lozan Anlaşması ile elde ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulduğu 1960 yılına kadar
İngiltere’nin 37 yılda Kıbrıs’ta iki egemen üs aldığını ifade etti.

Kıbrıs’ta İngiltere’nin egemen olduğu bölgede, Türk tarafının su borusu bile geçirmesine izin verilmediğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, bu nedenle egemenliğin kabul edilmesinin son derece önemli olduğunu kaydetti.

1923 Lozan ve 1960 Kıbrıs Kuruluş Anlaşmasında Türk ve Yunan dengesinden bahsedildiğini anlatan Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türkü’nün, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Türk milletinin ayrılmaz bir parçası olduğunu belirtti.

İngiltere’nin Kıbrıs’tan 60 yıl önce çekildiğini ve Kıbrıslı Türklerle Rumlar’ın kurduğu ortak cumhuriyetin 3 yıl sürdükten sonra Kıbrıslı Türklerin dışlandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıs Türkü’nün 1974 yılına kadar zor ve acı günler yaşadıktan sonra bir devlete sahip olduğunu dile getirdi.

Devlet kurduktan sonra egemenlikten ve bağımsızlıktan vazgeçilemeyeceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, “Bizden daha fazla nüfusa sahip olan halkların bir devleti yoktur. Bir devlete sahip olmak herkese nasip olmaz. KKTC, kurum ve kuruluşlarıyla büyük bir değerdir” ifadelerini kullandı.

Doğu Akdeniz’de yaşanan acı olaylara rağmen Türk Silahlı Kuvvetleri, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri, Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve istihbarat teşkilatının çalışmalarıyla KKTC’nin güvenli bir ada olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Tatar, bu nedenle ülkeye okumak, yaşamak, tatil ve yatırım yapmak için yabancıların geldiğini aktardı.

Kıbrıs’taki yer altı ve yer üstündeki zenginlikleri paylaşmak için Kıbrıs Rum tarafına yapılan önerilerin ret edildiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, “Daha ucuz ve sürdürülebilir olduğu için Türkiye’den getirilecek su ve elektrik projelerine dahil olmaları için teklifte bulunduk ancak kabul görmedi. İki halk su, elektrik ve doğal zenginlikleri paylaşarak yan yana yaşayabilir” dedi.

KKTC kurulduktan sonra ekonomi ve sosyal açıdan büyük yatırımlar yapıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar; sanayi, eğitim, iletişim ve turizmde yapılan yatırımlarla algının Kıbrıs Türk tarafının lehine değiştiğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Tatar, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler 77. Genel Kurul toplantısında KKTC’nin tanınması ve uygulanan ambargoların kaldırılması konusunda yaptığı çağrının çok değerli olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Tatar konuşmasının sonunda, Kıbrıs Türk tarafının eşit egemenliğinin kabul edilmesiyle resmi müzakerelere başlanacağını sözlerine ekledi.