Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Kıbrıs Politikalar Merkezi (KPM) ile İşletme ve Ekonomi Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü iş birliğiyle “Rus-Türk İlişkileri: Eşsiz Çatışmalı İş Birliğini Anlamak” konulu seminer düzenlendi.
Seminerin açılış konuşmasını DAÜ İşletme ve Ekonomi Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü ve DAÜ KPM Başkanı Prof. Dr. Ahmet Sözen yaptı.
DAÜ’den verilen bilgiye göre, DAÜ Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü doktora adayı Vera Liubchak konuşmasına Rus-Türk ilişkilerinin devamlı değişkenlik gösterdiğini açıklayarak başladı. Çalışmasında ABD’yi küresel hegemon, Rusya’yı bölgesel hegemon, Türkiye’yi ise alt-bölgesel hegemon olarak ele aldı.
Güç geçiş teorisine göre en önemli unsurun memnuniyet olduğunu belirten Liubchak, Türkiye ve Rusya gibi ülkelerin mevcut statükodan memnun olmadığını ve ABD’nin gücü azaldıkça, Çin gibi hegemon olmaya potansiyeli olan ülkelerle birlikte, mevcut statükoya meydan okumaya çalışacaklarını belirtti. Ardından, Türkiye ve Rusya’nın, Karadeniz ve Ortadoğu’da bölgesel bir denge oluşturabileceklerini açıkladı.
Liubchak, Türkiye ve Rusya’nın aralarındaki çelişkili ilişkiyi açıklamak için, “matruşka hegemonyası” olarak da adlandırılan hegemonya teorisini kullandı. Ortadoğu ve Karadeniz Bölgelerinde ABD, Rusya ve Türkiye’nin bir güvenlik politikası temelinde çok düzeyli hegemonik bir yapında olduklarını ifade etti. Hem Rusya’nın hem de ABD’nin Orta Doğu ve Karadeniz bölgesinde etkisini artırmak için Türkiye’ye ihtiyacı olduğunu gösteren Liubchak, buna rağmen hem Rusya hem de Türkiye hegemonya düzeylerini artırmayı hedeflediğinde çatışma potansiyelinin arttığını söyledi.
Son olarak Liubchak, Rusya ile Batı arasındaki çatışma arttıkça Rusya’nın Türkiye’ye daha bağımlı hale geldiğini ve Türkiye’nin bölgesel hegemonya fırsatlarının arttığını ileri sürdü.
Seminerin sonunda, Vera Liubchak, öğrencilerden gelen soruları yanıtladı ve Rus-Türk ilişkilerinin ileride nasıl şekillenebileceğinden bahsetti.