Doğa alarm veriyor: 3 binden fazla canlı türü yok olma riskiyle karşı karşıya
Eklenme Tarihi: 17 Eylül 2024


Dünya genelinde 3 binden fazla tür, doğal afetler nedeniyle yok olma riskiyle karşı karşıya. Bu türlerin çoğu, deprem, kasırga veya volkanik patlamalara karşı savunmasız adalarda veya bölgelerde yaşıyor. Araştırmacılar, acil koruma önlemlerinin alınmasını öneriyor.

Doğal afetler, memeliler, kuşlar, sürüngenler ve amfibiler için yok olma riskini artırıyor. Bu afetler, insan kaynaklı tehlikelerle etkileşime girerek olumsuz etkilerini daha da şiddetlendirebilir.

Sao Paulo Araştırma Vakfı (FAPESP) tarafından finanse edilen bir çalışmada, deprem, kasırga, tsunami ve volkanik patlamalar gibi doğal afetlerin, 3 binden fazla kara omurgalı türünü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bıraktığı tahmin ediliyor.

Araştırma ekibi, maksimum bin 100 olgun birey nüfusuna sahip veya 2 bin 500 kilometre kareden daha küçük bir alanda yaşayan amfibiler, kuşlar, memeliler ve sürüngen türlerini inceledi.

Çalışma, türlerin yaşam alanlarının bu tehlikeli doğal olayların yaşandığı bölgelerle örtüşmesi durumunda yok olma riski taşıdığını belirtiyor.

Çalışmanın baş yazarı Fernando Gonçalves, “Dünya genelinde 8 bin 813 türün çok küçük bir nüfusa ve sınırlı bir yaşam alanına sahip olduğunu tespit ettik.

Tahminlerimize göre, bu türlerin yüzde 42’si (3 bin 722) son 50 yılda bir veya daha fazla tehlikeli doğal olayın yaşandığı bölgelerde bulunuyor” dedi.

Çalışmanın bir bölümü, Gonçalves’in Brezilya’daki Sao Paulo Eyalet Üniversitesi Biyobilimler Enstitüsü’nde (IB-UNESP) yürüttüğü doktora sonrası araştırma sırasında gerçekleştirildi.

Adalarda yaşayan türler ve bölgesel tehditler
Doğal afetlerden etkilenen türlerin yüzde 70’i adalarda yaşıyor. Dünya genelinde, bu türlerin yüzde 34’ü ise Meksika’nın güneyinden Arjantin’in kuzeyine kadar uzanan Neotropik biyocoğrafik bölgede bulunuyor.

Araştırmacılar, tehlike altındaki türlerin korunması için ekolojik koridorlar oluşturulması, esaret altında üreme ve popülasyonların güvenli alanlara taşınması gibi önlemler alınmasını öneriyor.

Bu türlerin korunması, biyoçeşitliliğin sürdürülmesi açısından kritik önem taşıyor.