İklim değişikliği ve yükselen sıcaklıklar hastalık riskini artırıyor
Eklenme Tarihi: 03 Nisan 2024

Uzmanlar, iklim değişikliğiyle birlikte artan hava sıcaklıklarının hayvanlar ile vektörlerden kaynaklanan hastalıkları artırdığı ve grip gibi mevsimsel hastalıkların etkili olduğu dönemleri uzattığı uyarısında bulunuyor.

İklim değişikliğinin doğurabileceği sağlık risklerine ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emine Didem Evci Kiraz, hava sıcaklıklarındaki artışla birlikte güneşin ultraviyole radyasyonundan kaynaklanan etkilerin, gıda ve su kalitesindeki değişimle ilgili hastalıkların, bulaşıcı hastalık etkenlerinin ve yayılımlarının, hayvan kaynaklı hastalıkların ve ruhsal sorunların artabileceğini, ayrıca yeni hastalıkların ortaya çıkabileceğini söyledi.

Normal bir insanın vücut sıcaklığının 36,1 ile 37,8 derece arasında olduğunu ve bunu korumak için terleme, ısı transferi gibi mekanizmalarının bulunduğunu anlatan Kiraz, hava sıcaklığındaki artışın kalp ve damarlar üzerinde baskı oluşturduğunu, dokularda ve hücrelerde sıvı kaybına neden olduğunu ve böbrek fonksiyonlarını etkilediğini belirtti.

Vücudun stres altına girmesi halinde, metabolik sendromlar gelişebileceğini ve organ dengesinin bozulabileceğini kaydeden Kiraz, “Bu, tansiyon düşmesi, ani bayılmalar gibi acil durumlarla sonuçlanabilir. Uzun süreli sıcaklık artışı ve su kaybı, kişinin hareket edemez hale gelmesine neden olabilir ve ölümle sonuçlanabilir. Ani sıcak hava dalgaları ayrıca ruhsal sorunlar, şiddet ve güvenli olmayan davranışlar doğurabilir.” dedi.

37 derece gibi yüksek sıcaklıklarda, bakterilerin hızla üremesi için uygun bir ortam oluştuğu bilgisini veren Kiraz, şöyle devam etti:

“Vücut, hijyenik durum sağlanamadığında daha savunmasız hale gelir. Sıcaklık artışı gıdalarda bozulmaya yol açabilir, gıda ve su kaynaklı hastalıkların artmasına neden olabilir. Su ve gıda kalitesindeki değişimlerle birlikte ishal gibi rahatsızlıklar ortaya çıkabilir. İklim değişikliği nedeniyle yaşanan seller ve enerji kesintileri gibi olaylar da su ve gıda kaynaklı hastalıkları artırabilir, gıda zehirlenmelerinin artmasına neden olabilir.”

İklim değişikliğiyle birlikte yeni hastalıkların ve enfeksiyonların taşınmasında vektörler ve hayvanların da etkili olabildiğinden bahseden Kiraz, bu nedenle arbovirüsler, dang humması, Chikungunya ateşi, Kırım-Kongo kanamalı ateşi gibi hastalıkların artış gösterdiğini aktardı.

İklim değişikliğinin alerji ve astım gibi hastalıklar üzerindeki etkisinin göz ardı edilmemesi gerektiğine değinen Kiraz, “Hava kirliliği, seller, orman yangınları ve toz fırtınaları gibi olaylar, polenlerin yapısını ve taşıdığı etkenleri değiştirebilir, yoğunluklarını artırabilir ve hastalıklara neden olabilir. Ayrıca uzayan polen mevsimi ile birlikte astım, rinosinüzit, KOAH ve solunum yolu enfeksiyonları gibi hastalıkların sıklığının artacağını öngörüyoruz.” diye konuştu.

– Risk grupları

Sıcak havanın neden olduğu hastalıkların bazı grupları daha fazla etkilediğini, yaşlılar, emziren anneler, bebekler ve çocuklar, yatağa bağımlı hastalar, sokakta yaşayan veya çalışanlar ile sağlık okuryazarlığı düşük olanların bu gruplar arasında sayılabileceğini bildiren Kiraz, alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı:

“Bölge, şehir ve hatta mahalle düzeyine inerek, her bir mahallenin farklı özelliklerine göre sıcaklığa bağlı hastalıkların sınıflandırılması gerekiyor. Yerel yönetimler mahalle çeşmelerini ve sebilleri, gölgelendirme çalışmalarını artırmalı, doğal ağaçlandırma yapmalı. Otobüs duraklarında, sera etkisi yaratan cam ve benzeri malzemeler yerine doğal gölgelendirme alanları, gerektiğinde soğuk hava verebilecek mekanizmalar oluşturulmalı. Hava sıcaklıklarıyla ilişkili ölümlerin 21. yüzyılın ortasına kadar küresel düzeyde yüzde 370 artacağı öngörülüyor. Bireyler su tüketimine önem vermeli, vücut hijyenine ve güneş ışınlarından korunmaya dikkat etmeli. Güneydoğu Anadolu gibi bölgelerde vektörlere karşı cibinlikler, vücuda sürülen koruyucu kremler veya kimyasallar kullanılmalı.”

– “Influenza vakaları haziran ayına kadar devam ediyor”

Akademik Solunum Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu, hava sıcaklıklarındaki artışların özellikle kalp ve damar sistemi üzerindeki etkilerinin belirgin şekilde görüldüğünü vurguladı.

Tutluoğlu, “Ani kalp krizleri, yüksek tansiyon ve felç gibi sağlık sorunları sıcak günlerde daha sık ortaya çıkabilir. Ayrıca artan sıcaklık, kronik solunum problemleri olan kişilerde, örneğin KOAH ve astım hastalarında, bu problemlerin şiddetlenmesine neden olabilir.” ifadelerini kullandı.

Sıcak havanın böbrek fonksiyonlarını etkileyerek akut böbrek yetmezliğine, beyin fonksiyonlarını etkileyerek hafıza kaybı gibi bilişsel sorunlara yol açabileceği uyarısında bulunan Tutluoğlu, genellikle kasımda başlayan ve aralık, ocak ve mart aylarında 3 farklı pik dönemi geçirdikten sonra bir dahaki kasıma kadar görülmeyen influenzanın, son birkaç yıldır hazirana kadar görüldüğüne dikkati çekti.

Soğuk hava koşullarında genellikle virüslerin miktarının ve yayılma hızlarının azaldığından bahseden Tutluoğlu, “Bu sene El Nino etkisiyle mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklıklar viral enfeksiyonların daha fazla yayılmasına ve daha ciddi seyretmesine neden oldu. Bu durumda, yüksek sıcaklıkların virüslerin yayılmasını artırabileceği ve insanların daha fazla risk altında olacağı düşünülebilir.” şeklinde konuştu.

Tutluoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

“Özellikle güneşli ve sıcak günlerde dışarı çıkarken korunmak önemli. Öğle saatlerinde dışarı çıkmamak, uygun kıyafetler giymek ve güneş koruyucu şapka veya şemsiye kullanmak gerekir. Ayrıca, güneşlenirken aşırıya kaçmamaya ve sık sık soğuk suyla elleri ve ayakları yıkayarak veya soğuk duş alarak vücudu serinletmek önem taşıyor.”