Kıbrıs Barış Harekatı’ndaki “efsane tank”ın şoförü, yaşadıklarını çocuklara aktarıyor
Eklenme Tarihi: 20 Temmuz 2023

Kıbrıs Barış Harekatı sırasında Beşparmak Dağları’nda 1024 metre yükseklikte dik ve sarp kayaların üzerinden ilerleyerek düşman tahkimatını püskürten ve bu yönüyle “efsaneleşen” tankın Van’da hayatını sürdüren şoförü Abdulkadir Kurt, yaşananları çocuklara ve gençlere aktarıyor.

20 Temmuz 1974’teki Kıbrıs Barış Harekatı’na, vatani görevini yaptığı Ankara 28. Tümen Tank Taburu 2. Bölük’te tank şoförü olarak katılan Abdulkadir Kurt (70), aradan 49 yıl geçmesine rağmen yaşadıklarını unutamıyor.

Beşparmak Dağları’nda 1024 metre yükseklikte dik ve sarp kayaların üzerinden ilerleyerek düşman tahkimatını püskürten tankı kullanan Kurt, silah arkadaşlarıyla verdiği destansı mücadeleyi yeni nesle aktarmaya çalışıyor.

Erciş ilçesinde çiftçilik yapan Kıbrıs gazisi, bir yandan da seminer ve konferanslara katılarak hatıralarını gençler ve çocuklarla paylaşıyor, Kıbrıs Barış Harekatı’nın önemini anlatıyor.

– “Görevimi seve seve yaptım”

Kurt, AA muhabirine, harekatın efsaneleri arasında yer alan tankla “gidilemez” denilen yerlerden ilerlediklerini söyledi.

Destek için 5 kişilik silah arkadaşlarıyla gittikleri Beşparmak Dağları’nda düşmanı püskürttüklerini anlatan Kurt, “Emir geldi, Beşparmak Dağları’na iki tank ile komandolara desteğe gittik. Tüm hazırlıklarımızı yaptık. Sabah erken saatlerde dağlara doğru hareket ettik. Bir tank geride kaldı, dağı çıkamadı. Kullandığım tank öndeydi ve biz ilerleyebildik. Ateş ederek sürekli ilerledik. Tank mayının üzerinden geçti. Tankın paletleri zarar gördü, tankın içerisinde mahsur kaldık.” dedi.

O gün büyük mücadele verildiğini dile getiren Kurt, yaşadıklarını şöyle aktardı:

“Her taraftan üzerimize ateş ediyorlardı. Biz de ateş edilen tarafa ateş ediyorduk. Karanlıkta düşmana büyük bir zayiat verdik. Dağa yol, geçiş yoktu. Tankı zor şartlarda oraya çıkardım. Mermilerimiz, cephaneliğimiz tükendi. Elimizde savaşacağımız bir şey kalmadı. Ayağımdan yaralanmıştım. Yine de o tankın içerisinde vatan ve millet için savaştım. Görevimi seve seve yaptım. Vatan, bayrak, millet için bugün de olsa seve seve göreve giderim. Her zaman vatanım, bayrağım için canımı vermeye hazırım. Harekattan sonra memlekete döndüğümde herkes çok sevinmişti. Memlekete döndüğümüze inanamıyorlardı. Kıbrıs’ta insanlar özgürlüklerine kavuşmuştu. O zaman jetlerin lastikleri yoktu. Türkiye üretemiyordu. Şimdi çok şükür İHA, SİHA, gemi, uçakları yapıyoruz.”

Kurt’un yaşadıklarını aktardığı öğrenci Ceren Alver de “Beşparmak Dağları’na tankı çıkaran gazimizle tanışma fırsatımız oldu. Bize o zaman yaşananları anlattı. Oldukça etkileyiciydi, heyecanlandık. O anları o kadar güzel anlattı ki yaşamamış gibi olduk.” diye konuştu.