Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Hasan Taçoy, Laguna Deniz yıldızı konusunun Laguna ihalesinin, Marina ihalesiyle yakından uzaktan ilgisi olmadığını, bu bilgiyi de Vakıflar İdaresi Başkanı İbrahim Benter’den aldığını söyledi.
Deniz Yıldızı apartmanlarının değil bir depremde, kendiliğinden bile çökebilecek durumda olduğunu, bunun için KTMMOB’nin verdiği rapor olduğuna işaret eden Taçoy, söz konusu binada vakıfa ait hiçbir daire için sözleşme yenilenmediğini, 8 dairenin ise mal sahibi olduğunu, onun da hukuki yollarla çözülebileceğini kaydetti.
Binaya, Mağusa Belediyesi’nin bu bina içinde yaşanılamaz, tehlikeli bina levhası astığını belirten Taçoy, gereğinin yapılarak, binanın bir an önce boşaltılması gerektiğini vurguladı.
Bakan Taçoy, olayın tehlikesinin büyük olduğuna dikkat çekti.
CTP Milletvekili Filiz Besim, “Deprem Sonrası Daha Çok Konsantre olmamız gereken sağlıktaki yıkıcı sorunlarımız” konusunda yaptığı konuşmada, sağlık konusunda depremden önce de çok ciddi sorunlar bulunduğunu ve aylardır verilen SOS’in şu anda çok daha fazla hissedildiğini söyledi.
Hastanede tetanos aşısından tutun diyaliz ilaçlarına kadar, serumların içine konulacak B ve C vitaminlerinin, antibiyotiklerin bulunmadığına işaret eden Besim, sağlıkta ötelenen sorunların insanları yavaş yavaş öldürdüğünü savundu.
Parası olanın zor da olsa ilaç bulabildiğini, ancak dar gelirlilerin kaderine terk edildiğini, çaresiz bırakıldığını ifade eden Besim, Sağlık Bakanı ve ekibinden ilaç takip sisteminin kurularak takibinin sağlanmasını talep etti.
Ülkeye gelen depremzedelerin yaşadığı sorunlara dikkat çeken Besim, ülkeye gelen depremzedelere destek verebilmenin önemine işaret etti.
Sağlıkla ilgili kaç depremzedenin ülkeye geldiğini ve bu konuda neler yapıldığını soran Besim, diyaliz hastası olarak 20 hastanın geldiğini ve diyalizdeki tüm yerlerin dolduğunu, özel hastanelerin diyaliz hizmetleri için para istediğini, benzer bir sorunun onkoloji için de yaşandığını, burada yapılması gerekenin TC Sağlık Bakanlığı ile istişare içinde bir strateji geliştirmesi olduğunu kaydetti.
Sağlık Bakanlığı ve hükümetin bu konuda güçlü bir politika çizmesi gerektiğini, deprem nedeniyle ülkeye gelen acılı insanlara daha da sıkıntı yaşatılmaması gerektiğini vurgulayan Besim, sağlıkta afet acil durum planının mutlaka yapılması gerektiğini söyledi.
Mağusa Hastanesi’nin hekim eksikliklerinin hızla halledilmesi gerektiğini belirten Besim, Mağusa’daki 112 binasının durumu hakkında da bilgi istedi.
Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nin Kadın Doğum Servisi’nde ciddri sıkıntılar olduğunu belirten Besim, servisin acil durum vakalarını almadığını söyledi.
Sağlık Bakanı İzlem Gürçağ Altuğra, ciddi bir ilaç eksikliğinin olduğunun doğru olduğunu, bu konuda taleplerinin bulunduğunu, bir kısım ilacın önümüzdeki günlerde İlaç Eczacılık Dairesi’ne geleceğini kaydetti.
İlaç takip sistemi konusunda yapılan çalışmaları anlatan Bakan Altuğra, sorumluluklarını layıkıyla yerine getirmek amacıyla çalıştıklarını kaydetti.
Depremzedelere insani sağlık hizmeti vermenin insanlık görevleri olduğunu belirten Bakan Altuğra, ada genelinde 6 hastaneye 600’ü aşkın kişinin başvuruda bulunarak, tedavi aldıklarını kaydetti.
Enfeksiyon Kontrol Komitesi’nin depremzedelerin yoğunlukla yaşadığı bölgelere ulaşarak, 86 depremzedenin kontrolden geçirildiğini anlatan Bakan Altuğra, herhangi bir bulaşıcı hastalığa rastlanmadığını, çocukların ise aşı takvimlerinin kontrol edildiğini söyledi.
Bakan Altuğra, diyaliz ve onkoloji hastaları için gerekli görüşmeleri yaptıklarını, özellikle onkoloji hastaları için ilaçların kişiye özgü geldiğini ve stoklanabilecek ilaçlar olmadığını dolayısıyla ülkeye gelen depremzedeleri mağdur etmemek adına TC Sağlık Bakanlığı ve büyükelçiliğiyle 7/24 temas halinde olduklarını kaydetti.
Diyaliz için sadece makine alınmasının yeterli olmadığını, dolayısıyla personele de ihtiyaç olduğunu kaydeden Altuğra, Gazimağusa Hastanesi’nin doktor eksikliği konusunda görüşmelerin yapıldığını, 112 binasının ise inşaatının tamamlandığını, elektrik sorunun çözülmesi sonrasında binaya taşınılacağını belirtti.
Bağımsız milletvekili Ayşegül Baybars, “Halktan Kopan Hükümet ne yapıyor” konusunda yaptığı konuşmada, 6 şubat depreminin herkesi derinden sarstığına işaret ederek, depremde kaybedilen canların hesabının sorulacağını, olayın takibinde olacaklarını kaydetti.
Çok yakın bir coğrafyada yaşanan felaketin, ülkede yaşanması durumunda neler yapılabileceğinin konuşulması gerektiğine işaret eden Baybars, artık “maaş kesintileri ve benzeri kesintileri, kaynak aktarımlarının” nasıl yapılacağının değil, ülkedeki dönüşümü sağlamak için neler yapılacağının konuşulması gerektiğini vurguladı.
İmar planları konusuna değinen Baybars, depreme karşı dayanıklılığı arttırmak için yapılması gerekenlerin kendileri döneminde hazırlanan imar planlarına yerleştirildiğini, hükümet gerçekten deprem konusunda bir mücadele vermek istiyorsa ilgili mevzuat çalışmaları ve imar planlarını hayata geçirmesi gerektiğini söyledi.
Yapı denetimi konusunda gerekli çalışmaların yapılması gerektiğini ifade eden Baybars, eğer bu konuda bir adım atılmak isteniyorsa, Yapı Denetimi Yasa Tasarısı’nın hazır olduğunu kaydetti.
Doğal Afetlere Karşı Dirençli Şehirler oluşturmak isterken, yıllardır Sivil Savunma ve İtfaiye ’ye kaynak ayrılmaması nedeniyle ortaya çıkan eksikliklerin şimdi karşımızda durduğunu ifade eden Baybars, halkın cebine el atmadan, herhangi bir kaynak ihtiyaç duyulmadan yasal mevzuat hazırlanarak da bazı sorunların üstesinden gelinebileceğini söyledi.
Hükümetin yaptığı istihdamları, Kamu İhale Yasası’nda yapılan değişikliği ve AKSA sözleşmesi konusunda eleştirilerde bulunan Baybars, “Kesintileri niçin kullanacağınızı bilmeyen ülkenin size güvenmesini nasıl bekliyorsunuz” dedi.
Baybars, Dünya Kadınlar Günü’nün önemine değinerek, Din İşleri Başkanı Ahmet Ünsal’ın kadınlar konusundaki söylemleri konusunda hükümeti görevini yapmamakla da suçlayarak, “Kadınlar sizi affetmeyecek” dedi.
Bağımsız milletvekili Jale Refik Rogers, “Artarak Devam Eden Çam Kese Böceği Sorunu ve Bilimsellikten Uzak Yaklaşımlar” konusunda yaptığı konuşmada, ülkede entegre bir böcek mücadelesi olmadığını söyledi.
Böcek zararlılarının dönem dönem etkisini arttırdığına işaret eden Rogers, ülkede bugüne kadar Orman Dairesi’nin görevini yeterince ve gereğince yapmadığını, bu konuda acilen kalıcı ve sürdürülebilir bir sistem oluşturulması gerektiğini kaydetti.
Şu anda bir mücadele yapıldığını ama bunun yumurta kapıya dayanmadan yapılması gerektiğine işaret eden Rogers, ülkede yaşanan iki orman yangınından sonra yanan bölge için nasıl bir stratejik çalışmanın hangi bilimsel yapıya dayanarak yapıldığını sordu.
Erken takip sistemine ihtiyaç olduğuna değinen Rogers, hükümetin bu konuda plan ve programı olup olmadığını sordu.
Biyo çeşitliğin sağlanabilmesinin önemine değinen Rogers, doğanın bir dengeden ibaret olduğunu ve bunun için neler yapılacağını öğrenmek istediğini kaydetti.
Entegre mücadele alanı oluşturulurken ne kadar bilimsel çalışıldığını bilmek istediklerini ifade eden Rogers, çam kese böceği arttıkça, belediyelerin ilaçlamayı üzerine aldığının görüldüğünü, ama ilaçlamanın da zamanının olduğunu, yanlış yapılan ilaçlamaların başka sakıncaları olduğunu, doğru mücadelenin, doğru zamanda, doğru kişilerce yapılması gerektiğini söyledi.
Meclis’ten Paris anlaşmasının geçmesinin önemine de değinen Rogers, önemli olanın anlaşmanın imzalanması değil, bunun gereğinin yapılması olduğunu söyledi.
Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanı Dursun Oğuz da Rogers’e cevaben yaptığı konuşmada, çam kese böceği konusunda ülkede çok büyük duyarlılık olduğunu söyledi.
Sivil toplum örgütleri ve muhalefetin Orman Dairesi’ni hiçbir şey yapmıyormuş gibi eleştirdiğine dikkat çeken Oğuz, eleştirileri yanıtlayarak, bakanlığa geldiği dönemde bir önceki hükümet döneminde mücadelenin iki yılını tamamladığını gördüğünü, süreci baltalamadığını, bu mücadelenin 5 yıl kesintisiz devam etmesi gerektiğinin söylendiğini kaydetti.
Bu yıl çam kese böceği popülasyonun gerçekten fazla olduğunu, Orman Dairesi’nin entegre mücadele konusunda bir eksikliği olduğunu, ilaçlama yapılırken ormanların tamamına yapılamadığını, anlatan Oğuz, zararlıyla mücadele için böceğin üretilmesi gerektiğini, ama bununla ilgili Alevkayası’ndaki Laboratuvarın kapatıldığını, Taşkent Doğa Parkı, Orman Dairesi ve Yakın Doğu Üniversitesi’nin katkılarıyla bunun çalışmasının yeniden yapıldığını anlattı.
Doğanın kendi içinde kabul ettiği bir limit olduğunu, bu sebeple havadan ilaçlamanın limitli olduğunu anlatan Bakan Oğuz, dolayısıyla Orman Dairesi’nin sürekli bir mücadele içinde olması gerektiğini vurguladı.
Bu kadar büyük alanda havadan ilaçlama için yeniden bir planlama yapılacağını ifade eden Bakan Oğuz, entegre mücadelede Orman Dairesi’nin bundan sonraki çalışmalarını kesintisiz sürdüreceğini söyledi.
Mersinlik bölgesi konusunda yapılan çalışmalara da değinen Bakan Oğuz, Mersinlik ve Tepebaşı bölgesinde tohum serpme yöntemiyle ilgili çalışmalar yapıldığını, üzerlerine düşeni yapamaya devam edeceklerini anlattı.TAK