23 Eylül 1821’de Mora İasyanı sırasında Tripoliçe köyünde yaşanan 35 bin Müslüman Türk, Arnavut ve Yahudi’nin öldürüldüğü katliamın üzerinden 203 yıl geçti.
Tarih sayfalarından silinen bu katliamı, Lefke Avrupa Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Oğuz Karakartal BRT’de anlattı.
Karakartal, Mora ve Tripoliçe Katliamı’nın soykırıma tipik bir örnek olduğunu vurgulayarak, bu olayı Kıbrıs’ta yaşanan olayların başlangıcı olarak niteledi.
Tripoliçe Katliamı, Mora İsyanı sırasında bölgede Türklere karşı yapılan katliamların en büyüğüydü. Yunan Bağımsızlık Savaşı’ndaki Tripoliçe kuşatması esnasında 23 Eylül 1821 günü şehrin düşmesi ile Müslüman Türk ve Arnavutlar ile Yahudilerin katledilme olaylarıdır.
Yunan ve Rus askerleri tarafından katledilen Mora Türkleri’nin yaşadığı bu büyük dram unutturulmaya çalışılsa da olayların tarih sayfalarında yer bulduğu bir gerçektir.
Karakartal, 23 Eylül Mora soykırımının çok acı ve çirkin olayların yaşandığı bir dram olduğunu söyleyerek, Rusya ve İngiltere’nin kışkırtması ile Mora adasında çıkan ayaklanmalardan sonra, Tripoliçe köyüne sığınan Türklerin topluca katledildiğini belirtti.
Karakartal, “Bu katliam Yunan idaresi ve kilisenin organize ettiği bir katliamdır Rum ve Yunan tarihi nefret ve kin üzerine kuruludur. Bu yüzden de Kıbrıs konusu hala çözülemiyor” dedi.
Tripoliçe köyüne sığınan bir kısım Türk ve Yahudi’ye canlarının bağışlanarak Anadolu’ya kaçırılacaklarının söylendiğini anlatan Karakartal, Anadolu’ya kaçırılmak için bindirildikleri geminin batırıldığını anlattı.
Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın milli marşı olarak kabul edilen marşta, Türk kanı içmeye devam edelim cümlelerinin yer aldığını söyleyen Karakartal, “Mora katliamı soykırıma tipik bir örnektir ve Kıbrıs’ta yaşanan olayların da başlangıcıdır” dedi.
Karakartal, “her ülkenin bir milli marşı var Yunan marşı da Mora katliamı döneminde yazılmıştır ve ileriki kıtalarında Türk kanı içelim diye sözler var. Bu insanlarla nasıl geleceğe bakılacak nasıl güvenilecek” dedi.