Rum Lider Nikos Hristodulidis Kıbrıs’taki gerçekleri, özellikle Crans Montana'dan sonra yaşananları ve Kıbrıs Türk tarafının Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte Ekim 2020'den beri söylediklerini hiçe sayarak müzakere çağrısı yaptı...
Hristodulidis, eylül ayındaki BM Genel Kurulu çerçevesinde, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile görüşmeyi talep edeceğini belirtti..
Cumhurbaşkanı Özel Temsilcisi Ergün Olgun, Hristodulidis’in açıklamalarını BRT’ye değerlendirdi.
Olgun, Rum hükümet Sözcüsü Konstantinos Letimbiotis’in iki gün önce yaptığı açıklamaya atıfta bulunarak, Letimbiotis’in Rum hükümetinin tüm Kıbrıs’ın hükümeti olduğunu savunduğunu anımsattı.
Bunun anlamının “Kıbrıslı Türklerin Rum hükümetine tabii bir azınlık” şeklinde ifade edilebileceğini kaydeden Olgun, Rumların Kıbrıslı Türkleri kendi yönetimlerine ve meşruiyetlerine tabii vatandaşlar olarak görmekte olduğunu ifade etti.
Olgun, bu durumun Kıbrıs Türk halkının Rum halkı kadar eşit ve ayni haklara sahip bir halk olduğunun inkarı olduğunu söyleyerek, Rumların Kıbrıs Cumhuriyeti’ni işgal ettiği 1963 yılından beri aynı şeyleri söylediğini ve yaptığını anımsattı.
Kıbrıs konusunda bugüne kadar sonuç alınamamasının nedeninin Kıbrıs Türkleri'nin hak ve eşit statüsünün kabul edilmemesi olduğunu belirten Ergün Olgun, “Değişmeyen bir zihniyet içinde aynı şeyleri yaparak ve konuşarak farklı bir sonuç elde etmek mümkün değildir” dedi.
Kıbrıs’ta Kıbrıs Türk halkının Rum halkının sahip olduğu ve icra ettiği tüm haklara ve statüye aynen sahip olduğu teslim edilmeden bir sonuca ulaşmanın mümkün olmadığına işaret eden Olgun, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Türkiye’nin de tam destek verdiği “Siz ne kadar egemenseniz biz de en az okadar egemeniz” gerçeğinin kabul edilmesiyle ancak bir görüşme sürecinin
başlayabileceğini, müzakerelerin başlayabilmesi için Kıbrıs Türk tarafının egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün teyidinin bunun için istendiğinin altını çizdi.
Ergün Olgun, Rum tarafında bir zihniyet değişikliği olmadan ne konuşulacağını sorgulayarak, asırlardır değişmeyen Rum zihniyeti karşısında Kıbrıslı Türk halkının güvenliğinin ve geleceğinin Rum tarafı ile ilişkilerini kendi egemen devleti üzerinden yürütmekte yattığını belirtti.
Olgun ayrıca Kıbrıs sorunun sadece iki halk arasında bir mesele olmadığını, Rum tarafının adayı bir Helen adası olarak gördüğünü, bunun da meseleyi iki halk ötesinde iki ulus arasında bir mesele haline getirdiğini, Güney Kıbrıs'ta Yunan bayrakları ile milli marşı çalınırken KKTC'de de Türk bayrakları ve milli marşının çalındığını, bu gerçeklerin de göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtti.
Rum Liderin açıklamalarını bir PR, yani propaganda oyunu olarak niteleyen Olgun, bugüne kadar kendi sorumluluklarını yerine getirmeyen ve Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğini ve eşit uluslararası statüsünü kabul etmeyi reddederek temelde eşitliğini reddeden Rum Yönetimi Liderinin açıklamalarının Kıbrıs Türk tarafı açısından bir geçerliliği bulunmadığını, Rumların kendi başlarına gelin/güveyi olduğunu belirtti.