Sağlıkta örgütlü 4 meslek örgütü Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği, Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası (Tıp-İş), Kıbrıs Türk Hemşireler ve Ebeler Sendikası (KTHES) ile Kıbrıs Türk Hemşireler ve Ebeler Birliği, Gazimağusa’da bir doktorun bıçaklı saldırıya uğramasını protesto için bugün grev ve eylem yaptı.
Şiddeti engelleyici yasal düzenlemenin hemen hayata geçirilmesi istenen eylemde, talepler karşılanmazsa tüm kamu sağlık merkezlerinde süresiz genel greve gidileceği uyarısı yapıldı.
Eylem sırasında örgütlerin Başbakan ve Sağlık Bakanıyla görüşmesinden ‘şiddeti önleyici yasal düzenleme için çarşamba günü Sağlık Bakanlığında toplantı yapılması ve yasama yılı tatilinden önce yasanın Meclis’ten geçmesi’ yönünde uzlaşı sağlanmasının ardından bugünkü eylem sona erdi.
-Grev ve meclis önünde eylem
Tıp-İş ile Hemşireler ve Ebeler Sendikası eylem çerçevesinde ülke genelindeki tüm hastane, sağlık ocağı ve sağlık merkezlerinde bazı servisler hariç 09.00-13.00 saatleri arasında grev uyguladı. Sağlıkta örgütlü Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası (KTAMS) ve Kıbrıs Türk Kamu Görevlileri Sendikası (KAMUSEN) da greve giderek, iki sendikaya destek belirtti.
Sağlık Bakanlığı önünde toplanarak, Meclis önüne yürüyen eylemcilere, Kıbrıs Türk Eczacılar Birliği’nin yanı sıra bazı sendika ve sivil toplum örgütü temsilcileri de katılarak, destek verdi.
“Şiddet Varsa Hizmet Yok” ve “Protokollerle Sağlığı Teslim Etmeyeceğiz” yazılı pankartlar açan eylemciler, “Sağlıkta Güvenlik Hakkı Hem Hastanın, Hem Sağlık Çalışanının Hakkıdır”, “Şiddetin Mazereti Olamaz”, “Sağlıkta Şiddet Hasta Hakları İle Bağdaştırılamaz”, “Sağlıkta Şiddet Yasası Şimdi”, “Şiddeti Normalleştirme”, “Öldürülmek İstemiyoruz”, “Bugün Bizi Yarın Sizi”, “Sıradaki Kim?”, “Bu Bıçak Hepimize Vuruldu” yazılı dövizler de taşıdı.
Eylemciler, “Şiddete Karşı Omuz Omuza”, “Şiddet Varsa Hizmet Yok”, “Sağlıkta Şiddet İstemiyoruz”, “Şiddet Yasası Hemen Şimdi”, “Susma Sustukça Sıra Sana Gelecek”, “Birlik Mücadele, Dayanışma” ve “Kurbanlar Burada, Failler Nerede?” sloganları da attı.
Eylemciler Meclis önüne geldiğinde Tıp-İş Başkanı Şükrü Onbaşı, hekim ve hukukçu vekillere çağrı yaparak, sağlıkta şiddeti önlemeye yönelik yasal düzenleme için söz verilmesini istedi.
Bu sırada, “Sağlık Emekçileri Burada, Hekim Milletvekilleri Nerede”, “Vekiller Buraya”, “Hekim Vekiller Dışarı Çıksın” sloganları atıldı.
Kıbrıs Türk Hemşireler ve Ebeler Birliği Başkanı Ali Özgöçmen, Meclis önünde yaptığı açıklamada, kızgın, kırgın, öfkeli ve mutsuz olduklarını belirterek, “Bizim hastanede olmamız gerekirken burada ne işimiz var? İçimizden biri öldürülmesin diye, içimizden birinin cenazesine gitmeyelim diye sesimizi duyurmaya geldik” dedi.
Birkaç hafta önce Mehmetçik Sağlık Ocağı çalışanı iki meslektaşının darp edildiğini hatırlatan Özgöçmen, “Bu işin bir üstü vahim zarar olur, ölüm olur dedik. Oldu mu? Oldu” diye konuştu.
Doktor Sadrettin Tuğcu’nun bıçaklandığını ve hastanede yattığını dile getiren Özgöçmen, eğer burası demokratik bir ülkeyse, sağlık çalışanlarının yasalarla korunması gerektiğini kaydetti.
“O bıçak hepimize sokuldu” diyen Özgöçmen, “Talep basit ve anlaşılır. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddete karşı caydırıcı cezalar hemen şimdi” çağrısı yaptı. Özgöçmen, Sağlık Bakanlığı ve hükümeti, güvenli hastane ortamı için göreve davet etti.
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Ahmet Özant da, ülkedeki şiddet ortamının körüklenmesinin, sağlıkta da şiddet ortamını doğurduğunu ifade ederek, “Ülkede şiddet vahim bir durum haline gelmiştir” dedi.
Sağlıkla, şiddetin yan yana gelemeyeceğini belirten Özant, şiddetin, mazereti, gerekçesi veya haklı hiçbir yanı olamayacağını vurguladı. Sağlıkta şiddetle mücadele etmek için Sağlık Bakanlığı’nın bir an önce harekete geçmesi gerektiğini kaydeden Özant, sağlıkta şiddetin sadece sağlık çalışanlarını ilgilendiren bir konu olmadığını, hastaların da sağlık hizmetine erişimini engelleyici olduğunu söyledi. Özant, şiddet uygulanan ortamda hastaların sağlığının tehlikeye girdiğini belirtti.
“Yönetenleri, toplumsal şiddetin önüne geçmek için ivedi harekete” çağıran Özant, “Acilen gerekli önlemler alınmalı, gerekli düzenlemeler yapılmalıdır” dedi.
KKTC hükümeti ile TC hükümeti arasında sağlık ve tıp bilimleri alanlarında iş birliğine dair anlaşma imzalandığına değinen Ahmet Özant, anlaşmanın içeriğinin hiçbir örgütle paylaşılmadığını, görüş veya öneri alınmadığını söyledi.
Özant, protokolle ilgili endişelerine değinerek, bunları; ülkenin sağlık sistemini yurtdışına bağımlı hale getireceği, hastanelerin, yönetim, yatırım, işleyiş modellerinin özel-kamu ortaklığına dönüştürüleceği, veri güvenliği tehdidi, mevzuat düzenlemeleri ile organ, doku, hücre naklinde suiistimale varacak uygulamalar ve modern tıp dışındaki uygulamaların yasallaşması olarak sıraladı.
Ahmet Özant ayrıca, protokolde ismi geçen Uluslararası Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketi (USHAŞ) adlı şirketin ülkedeki hastaları sağlık turisti olarak götürmesi endişesini de dile getirdi. TC ve KKTC uyruklu pratisyen hekimlerin mecburi hizmet yükümlülüğünü, KKTC’de uygulanmasının kapsamı dar tutulduğu ve tüm çift uyrukluları kapsamadığından eşitlik ortamı sağlanamayacağını kaydeden Özant, yarı zamanlı Türkiye hastanelerine uzmanlık eğitimi için giden hekimlerin özlük haklarının sağlanmasıylae ilgili hiçbir düzenleme yapılmayacak olmasından da endişeli olduklarını belirtti.
Kıbrıs Türk Hemşireler ve Ebeler Sendikası Başkanı İbrahim Özgöçmen de, sağlıkta şiddete “hayır” demek için Meclis önüne geldiklerini belirterek, uzun bir süredir ülkede hemşire ve hekimlere şiddet uygulandığını söyledi. Meclis’in yıllardır bu şiddetin önüne geçmek için yasa yapmadığını ifade eden Özgöçmen, “Biz görevimizin başında umudun emekçileri olarak öldürülmek istemiyoruz. Şiddete maruz kalmak istemiyoruz. O yüzden sağlık yasası hemen şimdi diyoruz” şeklinde konuştu.
Sağlıkta şiddet istemediklerini, hayat kurtarmak için yeminli olduklarını vurgulayan İbrahim Özgöçmen, hekim vekillere dışarı çıkması için çağrı yaptı.
Özgöçmen, darpla başlayıp, bıçaklamayla devam eden şiddetten zarar görmemeleri için sağlık çalışanlarına yönelik şiddete karşı caydırıcı cezalar öngörecek yasanın hemen gündeme alınması gerektiğini kaydetti.
Tıp-İş Başkanı Şükrü Onbaşı da, “Sağlıkta şiddet canımızı yakmaya devam ediyor. Kızgınız, üzgünüz. Bu bıçak hepimize saplandı” diyerek, konuşmasına başladı.
“Ülkede gelmiş geçmiş tüm hükümetlerin vatandaşlar için ulaşılabilir, çağdaş, eşit bir sağlık hizmeti sunmayı başaramadığını” savunan Onbaşı, sistemin getirdiği sorunları sadece hizmeti alan hastaların değil, hizmeti sunan sağlık çalışanlarının da yaşadığını söyledi.
Hastanelerdeki çeşitli eksiklikler nedeniyle mağduriyet yaşayan hasta ve hasta yakınlarının tepkilerini karşılarındaki sağlık çalışanlarına gösterdiğini ifade eden Onbaşı, “Bu tepki tehdit, küfür veya fiziksel şiddete varan boyutlarda olabilmektedir. Bir kez daha hatırlatmak isteriz ki kamu sağlık merkezlerindeki eksikliklerin sorumlusu sağlık çalışanları değil bizzat Sağlık Bakanlığının kendisidir” diye konuştu.
Yıllardan beridir sağlık sistemindeki her türlü aksaklığın sorumlusu olarak sağlık çalışanlarının gösterilmesinin, artan şiddet olaylarının bir sebebi olduğunu dile getiren Onbaşı, “Şiddeti artıran unsurlardan birisi de cezasızlık kültürüdür. Şiddeti uygulayan kişiler cezalandırılmayacakları ya da önemli bir yaptırımla karşılaşmayacakları düşüncesiyle hareket etmektedir” dedi.
Sağlıkta şiddeti önlemek adına yapılması gerekenleri; toplumun eğitimi, şiddetin hoş görülmemesi, şiddetin suç sayılması ve caydırıcı cezaları öngören yasal düzenlemelerin yapılması olarak sıralayan Onbaşı, kamu sağlık merkezlerindeki güvenlik görevlilerinin sayı ve yetkilerinin artırılmasının, 7/24 polis korumasının sağlanmasının şiddetin önlenmesinde önem arz ettiğini kaydetti. Şükrü Onbaşı, sağlık çalışanlarının kendilerini güvende hissettikleri bir ortamda hasta haklarının da en iyi şekilde korunacağını belirtti.
“Ülkedeki hiçbir paydaşla istişare etmeden TC Sağlık Bakanlığı ile sağlıkta iş birliği protokolü imzalayan Sağlık Bakanlığını, protokolü tekrar gözden geçirmeye” davet eden Onbaşı, sendika olarak taleplerini şöyle sıraladı:
“-Kamu sağlık merkezlerindeki güvenlik görevlisi sayısının artırılması ve Lefkoşa Devlet Hastanesi yerleşkesindeki tüm binalarda ayrı ayrı 7/24 esasında güvenlik görevlisi görevlendirilmesi.
-Tüm kamu sağlık merkezlerine 7/24 polis güvenliği ve koruması sağlanması
-Sağlıkta şiddeti suç sayacak ve caydırıcı cezaların verilmesini sağlayacak yasanın en kısa sürede hayata geçirilmesi.”
Taleplerinin tümü karşılanana kadar eylemlilik sürecinde kalacaklarını kaydeden Tıp-İş Başkanı Onbaşı, bugün bir uzlaşı sağlanmaması halinde 15 Mayıs Pazartesi gününden itibaren süresiz genel greve gidecekleri uyarısında bulundu.
Ardından Evrensel Hasta Hakları Derneği Başkanı Ayşe Zeki, Barolar Birliği adına Avukat Aslı Murat, Diyetisyenler Birliği Başkanı Hidayet Ağören ve KTAMS Başkanı Güven Bengihan da söz alarak, sağlıkta şiddetin kabul edilebilir olmadığını vurguladı ve gereken düzenlemelerin yapılmasını talep etti.
–CTP’den eylemcilere destek..
Ana Muhalefet CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman ve CTP’li vekiller de, Meclis önüne gelerek, eylemcileri selamladı ve destek belirtti.
CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman konuşmasında, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin sadece sağlık çalışanlarına değil topluma, toplumsal varlığa yönelik şiddet olduğunu belirterek, “Şiddetin her türlüsü medeniyet kaybıdır ve böyle bir şiddet olayıyla karşı karşıya kalmak Kıbrıs Türk halkı açısından utanç vesilesidir” diye konuştu.
Tabipler Birliği gibi kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve sağlık çalışanlarının, yönetsel süreçlerin sürekli olarak dışında bırakıldığını dile getiren Tufan Erhürman, “Şiddet ortamı gittikçe bu ülkeye daha da hakim hale gelmektedir” dedi.
Her ikisi konusunda da ortak mücadele verme ihtiyacı olduğunu ifade eden Erhürman, “Sadece sağlık çalışanları için değil, Kıbrıs Türk halkının uygar bir halk olarak geleceğe ulaşması için…” ifadelerini kullandı.
“Tepkiniz, tepkimizdir. Endişeleriniz, endişelerimizdir. Üzüntünüz, üzüntümüzdür” diyen CTP Genel Başkanı Erhürman, bıçaklanan Doktor Sadrettin Tuğcu’ya acil şifalar diledi ve sağlık çalışanlarına şiddete karşı hazırlanacak herhangi bir mevzuat konusunda CTP olarak sağlık örgütleri öncülüğünde çalışmaya hazır olduklarını dile getirdi.
Daha sonra eylemciler Meclis bahçe kapısını tekmeleyerek, “hükümet buraya” sloganları attı. Bu sırada UBP Milletvekili ve Grup Başkan Vekili Hakan Dinçyürek, eylemcilerin yanına geldi ve Başbakan Ünal Üstel’in görüşme davetini iletti.
-Başbakan Üstel ile görüşme
Davet üzerine Tıp-İş Başkanı Şükrü Onbaşı, Hemşireler ve Ebeler Sendikası Başkanı İbrahim Özgöçmen, KTAMS Başkanı Güven Bengihan, KAMUSEN Başkanı Metin Atan, Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı Ahmet Özant, Hemşireler ve Ebeler Birliği Başkanı Ali Özgöçmen ve Tabipler Odası Başkanı Ömer Taşargöl’den oluşan 7 kişilik grup Başbakan Üstel ile görüşmek üzere Meclis’e girdi.
Görüşmenin ardından Tıp-İş Başkanı Onbaşı ve Sağlık Bakanı İzlem Gürçağ Altuğra, Meclis önünde basına açıklama yaptı.
Tıp-İş Başkanı Onbaşı, Başbakan Üstel nezdinde, Sağlık Bakanı ve hekim vekillerin katılımıyla görüşme yaptıklarını ifade ederek, sağlıkta şiddeti suç sayacak ve caydırıcı cezaların verilmesini sağlayacak yasal düzenleme çalışmalarının başlatılması adına Çarşamba günü bakanlıkta masaya çağrıldıklarını kaydetti.
Barolar Birliği’nin de çalışmaya davet edildiğini dile getiren Onbaşı, çarşamba günü başlanacak yasa çalışmasının 25 Haziran’a kadar, yasama yılı tatile girmeden önce hazırlanıp, Meclis Genel Kuruluna getirileceği sözünün kendilerine verildiğini belirtti.
Sağlık Bakanı İzlem Gürçağ Altuğra da konuşmasında, üzerlerine düşen görev ve sorumluluğu yerine getirmek için harekete geçtiklerini ve var olan yasaları güçlendirmek adına tüm paydaşlarla çarşamba günü toplantı yapacaklarını söyledi.
Altuğra, “Şiddetin her türlüsüne karşıyız. Hiçbir canlıya herhangi bir zararın gelmesini desteklemiyoruz. Bu şekilde yapılan hareketleri de kınıyoruz” diye konuştu.
Yasal zeminde bu tür şiddete karşı uygulanacak yasal yaptırım ve düzenlemeler ne ise, en caydırıcısı ne ise onu yerine getireceklerini dile getiren Bakan Altuğra, yasama yılı bitmeden yasa tasarısını hazırlayıp, Genel Kurul’a getirip, ivedilikle yürürlüğe girmesi için tek yürek olarak emek vereceklerini ifade etti. Bakan Altuğra, her türlü şiddeti kınadıklarını yineledi.
Ardından Meclis önündeki eylem sona erdi.