Türkiye Dışişleri Bakan Yardımcısı Ahmet Yıldız, Gazze Şeridi’nde Türkiye’ye tahliye için bekleyen yaklaşık 700 kişinin bulunduğunu bildirdi.
Yıldız, “Gazze Şeridi’nde dün itibarıyla yaklaşık 700 kişi Türkiye’ye tahliye için beklemekteydi. Bunlardan 322’si Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, 104’ü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşı. 214 Türk vatandaşı yakını Filistinli, 55 kurum personelimiz var” ifadelerini kullandı.
Yıldız, TBMM Dışişleri Komisyonunda “Türk Dış Politikası” konulu bir sunum yaptı.
Dünyanın kapsamlı bir değişim ve dönüşümden geçtiğini dile getiren Yıldız, bu süreçte siyasi ve ekonomik alanda belirsizlikler oluştuğunu, küresel kırılmalar yaşandığını, bunların da zaman zaman çatışmaya dönüştüğünü aktardı.
Güç dengeleri değişirken, jeopolitik hatta jeoekonomik rekabetin hız kazandığını ifade eden Yıldız, “Büyük güçlerin rekabeti ve çözülemeyen itilaflar, küresel düzeyde kutuplaşmayı arttırmaktadır. Başta yakın çevremiz olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinde çıkan krizler, küresel barış ve istikrarı tehdit etmektedir. Uluslararası terörizm, kitle imha silahlarının yayılması, yoksulluk, iklim değişikliği, yönetişim zafiyetleri ve zaman zaman meşruiyet sorunları, mülteci krizi, göç krizi gibi sınamalar, uluslararası güvenlik ortamını daha karmaşık hale getirmektedir.” değerlendirmesinde bulundu.
Uluslararası sistem ne kadar kötü işlerse en çok etkilenen ülkelerden birinin Türkiye olduğunu dile getiren Yıldız, bu doğrultuda Türkiye’nin uluslararası sistemin kurucu aktörlerinden olması gerektiğini vurguladı.
Yıldız, Türkiye’nin bölgesel ve küresel konularda söz sahibi, tam bağımsız ve milli bir dış politika konsepti uygulamaya gayret gösterdiğini belirterek, milli çıkarların korunması için sahada ve masada güçlü bir diplomasi prensibiyle hareket edildiğini kaydetti.
Her türlü dış etki alanından bağımsız bir politika izlemeye gayret edildiğini dile getiren Yıldız, “Bölgemizde barışı, huzuru, istikrarı ve güvenliği tesis etme hedefimiz doğrultusunda politikamızı yürütmeye gayret ediyoruz. Türkiye’nin sadece bir bölgesel güç değil, her denklemde dikkate alınması gereken kayda değer bir uluslararası aktör olduğu gerçeği artık kabul görmektedir.” diye konuştu.
Yıldız, Türkiye’nin bölgesinde barış ortamını ve bölgesel refahı da gözettiğini dile getirerek, ihtilafların önlenmesi için arabuluculuk çabalarıyla öncü bir aktör konumunda bulunulduğunu kaydetti.
– İsrail’in Gazze’ye saldırıları
İsrail ve Filistin arasındaki çatışmalara da değinen Yıldız, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve kendilerinin de muhataplarıyla temaslar gerçekleştirdiğini söyledi.
Yıldız, 21 Ekim’de Mısır’da birçok ülkenin katılımıyla, devlet ve hükümet başkanları zirvesinde konunun ele alınacağını dile getirdi.
Türkiye’nin Gazze Şeridi’ne yönelik ayni yardımlarının ilk sevkiyatının Mısır’a 13 Ekim’de ulaştığını, peyderpey gitmeye devam ettiğini dile getiren Yıldız, bunların Mısır makamlarıyla işbirliği içinde muhafaza edildiğini, Refah Kapısı’ndan imkan verildiği ölçüde Gazze’ye ulaştırılacağını söyledi.
Yıldız, “Gazze Şeridi’nde dün itibarıyla yaklaşık 700 kişi Türkiye’ye tahliye için beklemekteydi. Bunlardan 322’si Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, 104’ü Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşı. 214 Türk vatandaşı yakını Filistinli; bunların arasında evlilik, kuzen-yeğen gibi yakınlık olanlar var. 55 kurum personelimiz, Anadolu Ajansı, TRT ve Sağlık Bakanlığından personelimiz var. Gazze’deki yaralıların ülkemizde veya bölgede kurulacak bir hastanede tedavisine yönelik hazırlıkları da yürütüyoruz. Tabii bazı ülkelerin haklı olarak, yani Refah Sınırı’nın açılmasının İsrail’in Gazze’yi boşaltma planına hizmet edeceği yönünde endişeleri var. Bu nedenle şu anda Gazze’den geçişler ve insani yardımın ulaştırılması maalesef sorunlu durumda.” bilgisini verdi.
ABD Başkanı Joe Biden’ın İsrail’e her zamanki gibi ölçüsüz destek beyanlarında bulunduğu dile getiren Yıldız, “Maalesef Amerika’nın tavrı hiçbir şekilde dengeli değil ve barışa hizmet etmiyor. Her zaman ‘İsrail’e açık çek’ şeklinde algılanıyor. Bu nedenle biliyorsunuz Mahmud Abbas, Biden ile görüşmedi.” diye konuştu. Yıldız, sivillere saldırının kabul edilemeyeceğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir ay önce kadar Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısı nedeniyle New York’taydık. O zaman daha bu saldırı yoktu. Filistin ile ilgili bütün toplantılarda batılı ülkeler dahil herkes, ABD hariç, artık İsrail uygulamalarının barış müzakerelerini anlamsız kıldığını özellikle vurguladılar ve bunun tehlikelere yol açabileceğini özellikle vurguladılar.
İsrail’in uygulamaları, son dönemde özellikle yerleşimlerin artması, yeni Filistin topraklarının ilhak edilmesi demeçleri, Mescid-i Aksa’ya yönelik tecavüzlerin artması ve bunlardan en önemlisi onur kırıcı bir şekilde maalesef Yahudi yerleşimcilerin yerli Filistin halkına olan şiddeti… İnşallah yakın zamanda şiddet durur ve iki taraf iki devletli çözüm temelinde görüşmelere başlar.”
– Suriye rejimi ile görüşmeler
Türkiye’nin DEAŞ’la mücadeleyle ilgili kurulan koalisyona üye olduğunu anımsatan Yıldız, bu doğrultuda TSK’nın Suriye ve Irak’ta yaklaşık 4 bin 500 teröristi etkisiz hale getirdiğini dile getirdi.
1 Ekim’de Ankara’da gerçekleşen terör saldırısı sonrasında Suriye’de PKK/YPG hedeflerine yönelik operasyonlar yapıldığını anımsatan Yıldız, bu çerçevede Tel Rıfat, Cezire ve Derik bölgelerinde örgütün yetenek ve gelir kaynaklarının hedef alınarak imha edildiğini dile getirdi.
Suriye’nin toprak bütünlüğü ve birliğinin korunması temelinde Suriye ihtilafına siyasi çözüm bulunması, terör unsurlarının ortadan kaldırılması, Suriyelilerin gönüllü, güvenli ve olumlu bir şekilde ülkelerine geri dönüşlerinin sağlanması için çabaların sürdüğünü vurgulayan Yıldız, şöyle devam etti:
“Bu amaçlara yönelik Suriye rejimi ile görüşme süreci esasen başlamıştır. İlk olarak 28 Aralık 2022 tarihinde başlayan temaslar, toplantılar yapıldı. Rusya ve İran’ın da dahil olduğu dörtlü sürece ön koşulsuz devam edilmesi yönünde irademiz sürüyor. Bu sürecin devamı ve başarıya ulaşması için ilgili tarafların gerçekçi bir tavır sergilemesi, iyi niyeti elzemdir. Öte yandan deprem sonrası dönemde aralarında Suudi Arabistan ve Mısır’ın da bulunduğu bazı Arap ülkeleri rejimle temaslarını artırmışlardır. Çeşitli temaslarının devamında 1 Mayıs’ta Arap Ligi Amman Bildirisi’yle Suriye lige davet edilmiştir ancak rejimden bazı beklentileri ön şart olarak koymuştur. Henüz rejim bu şartları karşılamadığı için ilerleme sağlanamamıştır. Bu şartlar arasında tabii Suriyeli göçmenlerin, mültecilerin geri dönüşü için gerekli ortamın yaratılması da vardır. Biz bu konuda Arap Ligi ile de iletişim içindeyiz.
Suriye konusundaki görüşmelerde ilkeli tavrımız sürüyor. Suriye rejimi gerçekçi davranmalıdır. Görüşmelerin ilk maddesi Türk askerinin çekilmesi olamaz. Tabii ki bizim Suriye’nin toprağında gözümüz yok ama çekilmeden önce çekilmeyi kolaylaştırılacak, çekilme sürecine gidecek adımların atılması konuşulmalıdır. Bizim sürece dair görüşümüz bu şekildedir. Yani görüşme sürecinde bizden kaynaklanan bir tıkanma yoktur. Rejimin her zamanki gibi gerçekçi olmayan beklentileri görüşme sürecini şu anda beklemeye almış görülmektedir.”
Yıldız, Rusya-Ukrayna konusunda Türkiye’nin ilkeli tutumumun belli olduğunu belirterek, “Ukrayna’yı bir yandan desteklerken Rusya ile de pragmatik ilişkilerimizi muhafaza etmenin gayreti içindeyiz. Montrö’yü, ruhuna ve lafzına uygun olarak hala uygulamaya devam ediyoruz, öyle de devam edeceğiz.” diye konuştu.
Bölgesel ve küresel güvenliğe tehdit oluşturan terörün tüm biçimleriyle mücadelenin aralıksız sürdüğünü vurgulayan Yıldız, Libya ile ilgili uluslararası toplumun, özellikle AB’nin bu konuda Türkiye’ye bir teşekkür borcu olduğunu kaydetti. Yıldız, Libya’da Türkiye’nin sağladığı istikrarın herkesin yararına olduğunu ifade etti.
TAK/BRT