Girne Amerkan Üniversitesi (GAÜ) Beşeri Bilimler Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Görevlisi Berrak Yörük, afetler sonrası, gelişen ruhsal bozukluk veya travmalara karşı en savunmasız grubun çocuklar olduğunu dile getirerek, “Sadece depremzede değil, izleyen çocuklar da risk altında” dedi.
-“İyileşme için sarılma ve şefkatli davranışlar gerekli”
Yörük, sempatik ve parasempatik olarak ikiye ayrılan sinir sisteminin kaygıyı tetikleyen halinin ‘sempatik’olduğunu, diğerinin ise tam karşıtı: bu olumsuz hali sarıp sarmalayan ve iyileştiren ‘parasempatik’ olduğunu anlatarak, bu iki sistemin karşı karşıya gelmesi ve parasempatik sistemin baskın olabilmesinin en basit yolunun ise sarılma ve şefkatli davranışlar olduğunu belirtti.
-“Çocuklar bu süreçte en önemli varlıklarımız olarak en derin ruhsal yaralar alma grubunda”
Yörük; “Çocuklar bu süreçte en önemli varlıklarımız olarak en derin ruhsal yaralar alma grubunda. Ebeveynler olarak çocuklarımız ile gerçeklerden kaçınmış doğrucu olmayan bir anlatım yerine; yaş grupları ve gelişkinlik düzeylerine bağlı anlatım yolları ile iletişim kurmalıyız ki, bunun içinde canlandırmadan, oyuna kadar özgün seçenekler bulunacaktır. Okul çağındaki çocuklarımızın ise yerinde alacağı hayatta kalma eğitim ve kursları paha biçilmez ve işimizi kolaylaştırır. Alışılageldik ‘doğal felaket’ söyleminin çocukların zihninde yanlış görünümlere sebebiyet verebileceği olasılığı yüksektir, aslında bu olayların doğanın bir parçası olduğunu, nasıl oluşabileceği ve sonuçlarının neler olabileceğinin anlatılıp, ailece nasıl korunulacağının çocuklar tarafından algılanmasının çok daha iyi sonuçlar verdiğini biliyoruz.” ifadelerini kullandı.
-“Depreme maruz ve hayatta kalan kişinin rehabilatasyon süreci zorlu ancak imkânsız değil”
Depremi yaşayan gruplar ile depremi uzak bölgelerden takip edenlerin etkileşimlerinin farkına ve müdahalesine vurgu yapan Yörük, depreme maruz ve hayatta kalan kişinin rehabilatasyon sürecinin zorlu ancak imkânsız olmadığına da dikkat çekerek “Deprem gibi yıkıcı sonuçlardan sonra, özellikle sosyal medya etkilerinden çocukların mümkün olduğu kadar arındırılmasını öneriyoruz. Çocuklar, en güvenilir bilgiyi ebeveyn ve öğretmenlerinden aldığını varsayar. Ancak, burada başka bir sorunsalın varlığı da söz konusudur, yetişkinler gerçekten bu bilgiye sahip midir? Ya da psikolojik olarak o da bir sorun yaşamakta mıdır? Bütün bunlar çok yönlü ve kapsamlı iş birliği ve bileşenlerin doğru analize dayalı katkısı ile kontrol altında tutulabilir. Bu noktada, bizler bu psikolojik ve sosyolojik sürecin tüm kırılma katlarında katkı koymaya çalışıyoruz.” şeklinde konuştu.
– “‘Pembe Köşk’ iş birliğiyle depremden gelecek öğrencilerimize ve çocuklarımıza yardımcı olacağız”
Yaşanılan travmatik süreç ve sonrasına ilişkin değerlendirmesinde; çocukların ebeveynleri tarafından gözetim altında bulundurulmasının önemine de değinen Yörük; “Bir sorun olabileceği yönünde işaretler vardır. Örneğin, anne veya baba yanından ayrılamamak, yemek-uyku gibi rutinlerin değişmesi gibi. Bu durumda, çocuk psikolojisi uzmanlarından yardım alınmasını yine öneriyorum. Biz, Girne Amerikan Üniversitesi olarak, ‘Pembe Köşk’ iş birliği ile özellikle deprem bölgesinden gelecek öğrencilerimize ve çocuklarımıza yardımcı olacağız.” sözlerini de ilave etti.